İstanbul’a Yerleştirilen Nüfus

0
81

İstanbul’un fethinden sonra şehir boşalmıştı ve Fatih Sultan Mehmed burayı yeniden canlandırmak istedi. Bu amaçla Anadolu ve Rumeli’deki bütün eyalet beylerine fermanlar gönderildi. Her bölgeden insanlar İstanbul’a getirilerek çeşitli semtlere yerleştirildi.

Rumeli’den getirilenler şöyle yerleştirildi:

Üsküp halkı: Üsküplü Mahallesi’ne, Yenişehir halkı: Yeni Mahalle’ye, Sofya halkı: Ayasofya çevresine, Mora Rumları: Fener Kapısı yakınına, Selanik Yahudileri: Tekfur Sarayı ve Şuhud Kapısı tarafına (bu nedenle oraya “Çufut Kapısı” denmiştir) Fatih Sultan Mehmed’in Gazilere Hizmeti

Anadolu’dan getirilenler ise:

Aksaraylılar: Aksaray Mahallesi’ne, Gazze, Akka ve Remle’den gelen Araplar: Tahtakale’ye, İran’dan gelenler: Mahmudpaşa yakınındaki Hoca Hanı’na, Balat’tan gelen Çingeneler: Balat Mahallesi’ne, Akılbend’den gelen uluçlar (denizciler): Akılbend Mahallesi’ne, Arnavutlar: Silivri Kapısı yakınına, Sıfet Yahudileri: Hasköy’e, Anadolu Türkleri: Üsküdar’a, Tokat ve Sivas’tan gelen Ermeniler: Sulu Manastır çevresine, Manisalılar: Macuncu Mahallesi’ne, Eğirdir ve İğdir halkı: Eğrikapı’ya, Bursalılar: Eyüpsultan’a, Karamanlılar: Büyük Karaman’a, Konyalılar: Küçük Karaman’a, Tireliler: Vefa semtine, Çarşamba Ovası halkı: Çarşambapazarı’na, Kastamonulular: Kazancılar Mahallesi’ne, Trabzonlu Lazlar: Bayezid Han Camii çevresine, Gelibolulular: Tersane semtine, İzmir halkı: Büyük Galata’ya, Frenkler (Batılılar): Küçük Galata’ya, Sinop ve Samsun halkı: Tophane’ye yerleştirildi.

Kısaca, Osmanlı’nın elinde bulunan ne kadar büyük şehir varsa hepsinden aileleriyle birlikte Müslüman halk İstanbul’a getirildi. Şehre yerleştirilen bu insanlar sayesinde İstanbul canlandı ve şenlendi. Bu nedenle şehre “İslâm’ı bol şehir” anlamına gelen unvanlar verildi. Ancak bir başka isimle de halk arasında “Gulgule-i Rum” (Rum diyarının gürültüsü), “Velvele-i Rum” (Rum’un kalabalığı), “Tantana-i Rum” (Rum’un hareketliliği) gibi adlarla da anıldı.

İstanbul Kalesi ve Sur Yapısı

İstanbul’un fethedilmesinden sonra şehrin surları ayrıntılı biçimde ölçüldü ve kayıt altına alındı. Bismillah diyerek Yedikule’den başlayıp Ebu Eyyub el-Ensari Kapısı’na kadar olan mesafe 8.810 adımdır ve bu hatta 6 kapı bulunur. Küçük Ayvansaray Kapısı ile Bahçe Kapısı (diğer adıyla Şehit Kapısı) arasında ise 14 kapı yer alır ve mesafe 6.500 adımdır Daily Ephesus Tour.

Yenisaray (Topkapı Sarayı), padişahın ikametgâhıydı ve çevresi Kireççibaşı Kapısı’ndan başlayarak 16 kapıya sahipti. Bu kapıların 10’u sürekli açık, 6’sı ise özel durumlarda açılan kapalı kapılardı. Sarayın çevresi 6.500 adımdır.

Yeni yapılan cadde üzerinden Ahırkapı’dan Yedikule köşesine kadar olan mesafe ise 10.000 adımdır ve burada 7 kapı vardır.

Bu hesaplara göre, Yedikule’den Ayvansaray’a, oradan Sarayburnu’na, ardından Yenisaray’a ve tekrar Yedikule’ye kadar tüm İstanbul surlarının çevresi toplamda 30.000 adımdır. Her 1.000 adımda bir kule olacak şekilde 300 kule yapılmıştır. Ancak kara tarafında üç katlı surlar bulunduğu için buradaki kule sayısı çok daha fazladır.

Toplamda İstanbul surlarında 1.225 büyük kule yer alır. Bu kulelerin bazıları dört köşe, bazıları yuvarlak, bazıları da altıgen şekildedir. Her iki kule arasında bir beden (sur duvarı) yer alır. Bu yapı, dönemi için hayranlık uyandıran bir mühendislik örneğidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz