Yüksek bir höyüğün üzerine inşa edilen Tilbaşar Kalesi, Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinin yaklaşık 12 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda kalede; Eski Tunç Çağı, Bizans, Eyyübi ve Haçlı dönemlerine ait yerleşimler ortaya çıkarıldı.
Yesemek Açık Hava Müzesi: İslahiye ilçesinin güney-doğusundaki “Karatepe Sırtı” adlı yamacın üzerinde yer alan açık hava müzesinde, Hititler döneminden kalma 300’ün üzerinde heykel taslağı bulunuyor. Bunlar, sfenksler, aslanlar, dağ tanrıları, karışık yaratıklar ve mimari parçalardan oluşuyor. İlk defa Felix Von Luschan tarafından keşfedilen müze, Yesemek Taş Ocağı ve Atölyesi olarak da biliniyor.
Yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alanı kapsayan Yesemek Açık Hava Müzesi; taş ocağı ve atölyenin nasıl işletildiğinin, bu çalışmalarda hangi tekniklerin kullanıldığının, yontu taslaklarının hazırlanması ve tamamlanmasına kadar geçen bütün evrelerin adım adım görülebileceği dünyada başka bir benzeri bulunmayan bir heykel okulu niteliğindedir.
Belkıs (Zeugma)
Günümüzde yapımı devam eden Birecik Barajı’nın suları altında kalma tehlikesi yaşayan ve bu nedenle tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği Zeugma, Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 kilometre doğusunda, 20 bin dönümlük bir arazi üzerinde bulunuyor. Büyük İskender’in generallerinden I. Selevkos Nikator, M.Ö. 300’de Zeugma’nın ilk yerleşimi olan Selevkeya Euphrate kentini kurar. Bu kent, M.Ö. 64 yılında Roma İmaratorluğu’nun topraklarına katılır ve ismi “geçit, köprü” anlamına gelen “Zeugma`yla değiştirilir private bulgaria holidays.
M.S. 256 yılında Sasani Kralı I. Sapur, Zeugma’yı yakıp yıkar. Bu tarihten itibaren de Zeugma bir daha kendini toparlayamaz ve Roma dönemindeki ihtişamına ulaşamaz. M.S. 7’nci yüzyılda Arap akınları sonucu Zeugma terk edilir. M.S. 17’nci yüzyılda ise Belkıs Köyü kurulur. M.Ö. Vinci yüzyılda bölgede egemen olan Kommagene Krallığı’nın dört büyük kentinden bir olan Zeugma’da, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemine ait pek çok paha biçilemeyen eser bulunuyor. Özellikle son dönemde hız kazanan arkeolojik araştırmalar sonucu Romalı bir zengine ait villa ve villanın misafir odasının tabanında Dionysos’un düğün sahnesi işlenmiş sanat değeri yüksek mozaikler ele geçirildi.
Dülük Antik Kenti
Gaziantep’in ilk, Anadolu’nun ise en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Dülük (Doliche) Antik Kenti, il merkezinin 12 kilometre kuzeyindeki Dülük Köyü’nde bulunuyor. Antik dönemde “Antiohya ad Torum” diye isimlen-dirilen kent, Hititler’den Roma dönemine kadar önemli din merkezleri arasında yer alır. Hititler’in en büyük tanrıları Tepuş’un “Baal Tapmağı” burada bulunuyor. Dülük ve çevresinde yapılan araştırmalarda, Roma Dönemi’nden kalma kaya ve yeraltı mezarları, mezar anıtları ve çeşitli yapı kalıntıları ortaya çıkarıldı.
Karkamiş: Mezopotamya – Mısır ve Anadolu yollarının kavşak noktasında bulunması nedeniyle ilk çağlardan günümüze kadar kesintisiz yerleşim merkezi olan Karkamiş, pek çok medeniyet eserini barındırıyor. Yapılan kazılar buranın önemli bir kültür ve sanat merkezi olduğunu ortaya koyuyor. Gılgamış Destanı Geç Hitit döneminde Karkamiş şehrinin ortastatları üzerinde tasvir edilmiştir Bir başkadır Antep’in el sanatları.
Tilmen Höyük
Gaziantep’in İslahiye ilçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan höyük, bölgenin en büyük höyüklerinden biri olup 24 metre yüksekliğindedir. Yapılan kazılar, buranın M.Ö. 3000 yılının sonlarında büyük bir şehir olduğunu ortaya koyuyor, iç ve dış kaleden oluşan şehirin surları, büyük ve kesme taşlarla yapılmıştır.
Kasteller
Gaziantep’in, günümüzde olduğu gibi geçmişte de yeraltı suyu bakımından yetersiz olması, kentte su mimarisinin, dünyada eşi benzeri bulunmayan, en güzel örnekleri kastelleri yaratır. Yeraltında insan eliyle oyularak yapılan ve geçmişte kentin su ihtiyacını karşılayan kastellerden günümüze ulaşanlar ise; Şeyh Fetullah, İhsan Bey, Ahmet Çelebi, imam Gazeli, Pişirici ve Kozlucu kastelleridir.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi
Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde Paleolitik çağa ait aletler, neolitik çağdan keramik parçalar ve bronz çağa ilişkin çeşitli eşyalar, figürler, mühürlerin yanı sıra Urartu, Hitit, Pers, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pek çok eser sergileniyor.